Page 165 - My Project1

Basic HTML Version

161
Mesleki ve Teknik Eğitimin Toplumsal Algısı ve Öğrenci Profili
yerine, farklı alan, düzey ve bölgesel ihtiyaçlara cevap verebilecek karma bir model, daha
doğru gibi görünmektedir. Bunun için, az gelişmiş bölgelerde okula dayalı model; gelişmiş
bölgelerde ise iş ve istihdama dayalı modelin uygulanabilirliği tartışılmalıdır (Akpınar, 2004).
Mesleki ve teknik eğitim kurumlarının etkinliği, yetiştirdiği becerili ve teknik iş gücünün, iş
gücü piyasasının talepleriyle nitelik ve nicelik yönünden uygunluğu ile orantılıdır. İş gücü pi-
yasasının iş gücü talebi ekonomik ve teknolojik gelişmelere göre değişmektedir. Bu nedenle
işgücü piyasası iş gücü talebinin sürekli ve düzenli olarak izlenmesi gerekmektedir. Ülkemiz-
de bu izlemenin yapılamadığı gözlenmektedir. Eğitim kurumları reel sektörü izlemediği gibi
reel sektör de mesleki eğitim sisteminin yapılandırılmasında aktif olarak rol almamaktadır
(Kıraç, 2011).
Genel olarak tüm ülkelerde akademik bilgi ve eğitim, mesleki ve teknik eğitimden daha çok
itibar görmektedir. Ancak bu itibar sorunu ülkemizde daha yoğun yaşanmaktadır. Öğren-
ciler meslek okullarını en son tercih olarak değerlendirmektedirler. Mesleki sahibi olmak,
kariyer geliştirmek ve başarılı olmak için üniversiteler tek adres olarak görülmekte, bu da
üniversitelere olan talebi şişirmektedir (Kenar, 2010).
Türkiye’nin nitelikli iş gücü ve verimlilik karnesine bakıldığı zaman mesleki ve teknik eğitim-
deki performansı gözler önüne serilmektedir (OECD verileri). Türkiye verimlilik düzeyinde
1975-2002 yılları arasında geçen 37 yılda bulunduğu pozisyondan sadece bir kademe yük-
selebilmiştir. Nitelikli iş gücü sıralamasında ise dünyada 37. sırada yer almaktadır. Nitelikli iş
gücü sıralamasında Doğu Avrupa ülkeleri ve Kolombiya gibi ülkeler Türkiye’nin üzerinde yer
almaktadır (Kıraç, 2011).
3.2. Eğitim Programları ve Altyapı Sorunlarının Mesleki Eğitim
Algısına Etkileri
Mesleki eğitim okullarının sorunlu alanları arasında eğitim programları ve altyapı da yer al-
maktadır. Bu sebepten sürekli olarak Kalkınma Planlarında ve Millî Eğitim Şûralarında bu
konular tartışılmış ve konular ile ilgili önemli karalar alınmıştır. Buna rağmen bu konularda bir
türlü beklenilen hedeflere ulaşılamamıştır.
Dokuzuncu Kalkınma Planında Türk Eğitim Sisteminin zayıf ve güçlü yönleri ele alınmış, bu-
rada mesleki eğitim sistemimizin iş gücü piyasasının ve işletmelerin ihtiyaçlarına cevap ver-
mede yetersiz kaldığı belirtilmiştir. Buna ilaveten öğretim programlarının çerçeve program
niteliğinde olmaması da zayıf yönlerden bir diğeri olarak ifade edilmiştir.
Dokuzuncu Kalkınma Planında eğitim tür ve kademeleri ile alan, bölüm ve dallara ilişkin
eğitim standartlarının, ilgili meslek kuruluşlarıyla iş birliği yapılarak Millî Eğitim Bakanlığınca
belirlenmesi, eğitimde dış değerlendirmeye ağırlık verilmesi, sonuç değerlendirmeden süreç
ve başarı değerlendirmesine geçilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kazanılmış bilgi ve becerilerin
bireyi, AB ülkelerinde de tanıtacak şekilde belgelendirilmesinin sağlanması gerektiği vurgu-
lanmıştır. Ayrıca ulusal mesleki yeterlilikler sistemi oluşturulması gerektiği ifade edilmiştir.
Eğitimde kalite güvence sistemi, bu konuda yükseköğretimde ve AB düzeyinde yürütülen
çalışmalarla ilişkilendirilmeli, uygulamayı kolaylaştırıcı yasal düzenlemeler yapılması gerek-
mektedir. Kamuoyunda eğitimde kalite güvence uygulaması ve paydaşların sağlayabilecekleri
katkılar konusunda farkındalık yaratılmalıdır.