Page 59 - türkçe

Basic HTML Version

45
Araştırmaya katılan dezavantajlı bireylerin %75,1’i lise altı eğitimlidir. Lise düzeyinde eğitim görenler %18 iken lise
üstü eğitim görenler ise %6,6’dır. Dikkati çeken eğilim, her dezavantaj grubunda yaş ilerledikçe eğitim düzeyinin
düşmesidir.
Güvenlik sebebiyle göç edenler ile muhtaç durumdaki dul ve yetimlerdeki yükseköğrenimlerini tamamlamış olanların
oranının yüksekliği dikkat çekmektedir. Bu gruplarda lise eğitimini tamamlayanların oranı da yüksektir. Bu veriler
hayata tutunmada ciddi güçlük yaşayan insanların çocuklarının eğitimine daha fazla önem verdikleri ve eğitimin
daha iyi bir hayat sağlamadaki rolüne inandıkları şeklinde yorumlanabilir.
Lise altı eğitimlilerde en yüksek oran zihinsel engellilerden sonra %78,5 ile hükümlü/eski hükümlülerdir. Bu veriler
suç ile eğitim düzeyi arasındaki ilişkinin incelenmesinin önemine işaret etmektedir.
Ortopedik engelliler, engelliler arasında en iyi eğitim düzeyine sahiptir, bunları görme engelliler izlemektedir
.
İşitme engelliler arasında liseye devamedenlerinmeslek liselerini tercih etme oranları (%30,5) diğer engel gruplarından
(ortopedik %16,8, görme %10,5, zihinsel %26,3) daha yüksek bulunmuştur. Bu eğilim onların istihdama katılımını
olumlu etkilerken yükseköğrenime geçişlerini de olumsuz etkilemektedir. İşitme engelliler arasında yükseköğrenim
görmüş olanların oransal olarak çok düşük kalması aynı zamanda yükseköğrenim programlarının ve ortamlarının
İşitme engellilere göre uyumlaştırma çalışmalarının yetersiz kaldığını da düşündürmektedir.
Güvenlik sebebiyle göç edenler arasında 15-24 yaş grubunda olanların oranının%40’a yaklaşması dikkat çekmektedir.
Güvenlik sebebiyle göçlerin 2000’li yılların başlarında durduğu dikkate alındığında, bu kişilerin göç edilen illerde
doğdukları veya çok küçük yaşlarda aileleriyle birlikte buraya geldikleri söylenebilir. Nitekim eğitim düzeylerine
ilişkin veriler de bu çıkarımı doğrular mahiyettedir.
Çizelge 6’da görüldüğü gibi engellilerde yaş ilerledikçe lise ve üstü eğitim görenlerin oranı düşerken lise altı eğitimlilerin
oranı yükselmektedir. Bu bağlamda, geçmişle mukayese edildiğinde, engellilerin eğitiminde belirgin bir iyileşmenin
olduğu söylenebilir. Veriler daha ayrıntılı incelendiğinde işitme engellilerde lise eğitimi görenlerin oranlarında belirgin
bir iyileşme söz konusu iken bu iyileşme yükseköğrenimde görülmemektedir.
Araştırmaya katılan engelliler dışındaki, diğer dezavantajlı bireylerin eğitim düzeylerinde de belirgin bir iyileşme
göze çarpmaktadır. Bir bütün olarak bakıldığında 15-24 yaş grubundaki lise altı eğitimlilerin oranının diğer yaş
gruplarında giderek düştüğü görülmektedir.
Yukarıda iki ayrı dezavantajlı kümeye ilişkin veriler birleştirildiğinde de görülmektedir ki yaş düştükçe eğitim düzeyi
belirgin bir şekilde yükselmektedir. Bu ilişki engelliler dışındaki dezavantajlı kümenin lehine olarak daha belirgindir.
Sonuç olarak denebilir ki son yıllarda toplumda dezavantajlı bireylerin eğitim hizmetlerine erişimi açısından belirgin
bir iyileşme söz konusudur ve bu durum da eğitim düzeylerine yansımaktadır.
Türkiye genelinde 15-44 yaş grubunda lise altı eğitimlilerin oranı %60,22, lise düzeyinde öğrenim görenlerin oranı
%27,23 ve lise üstü öğrenim görenlerde bu oran %12,55 olarak hesaplanmıştır. Araştırma kapsamındaki tüm
dezavantajlı gruplarda lise altı düzeyde öğrenim görenlerin oranı Türkiye ortalamasının üzerinde buna karşılık lise
ve lise üstü öğrenim görenlerin oranları ise altındadır. Eğitime erişim bakımından araştırma kapsamındaki tüm
dezavantajlı grupların Türkiye geneline oranla daha dezavantajlı durumda oldukları açıktır.
Dezavantaj gruplarına göre ayrıştırılarak bakıldığında lise ve lise üstü eğitimli zihinsel engellilerin oranında bir iyileşme
gözlenmemektedir. Ancak bu veriler zihinsel engellilerin eğitiminde iyileşme olmadığı anlamına gelmemektedir.
Çünkü zihinsel engellilerin büyük çoğunluğunun devam edebileceği mesleki eğitim merkezleri ilköğretim düzeyindeki
kurumlardır ve bu kurumlarda eğitimini tamamlayanlar da istatistiklerde lise altı eğitimli olarak gösterilmektedir.
İşitme engellilerde yükseköğrenim görenlerin oranlarında bir değişim olmadığı anlaşılmaktadır. Lise eğitimi görenlerin