Page 8 - My Project1

Basic HTML Version

4
MESLEKİ ve TEKNİK EĞİTİM ÇALIŞTAYI
Çok geriye gitmeden somutlaştıracak olursak; meslekî ve teknik okul yapım bütçesi 2009
yılında 57 milyon TL iken 2010 yılında 118 milyon TL’ye, 2011 yılı bütçesinde 132 milyona,
2012 yılında ise 282 milyon 900 bin’e yükseltilmiştir.
Türkiye’nin en önemli ve öncelikli gündem maddesi olan işsizliğin azaltılması ve nitelikli ele-
man ihtiyacının karşılanması için Hükümet olarak tüm imkânlarımızı seferber etmiş bulun-
maktayız.
Bu kapsamda, 2011 yılında başlatılan Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezleri (UMEM)
Projesi, Bakanlığımız ile TOBB ve İŞKUR işbirliğinde genel bütçeden finanse edilen 119,3 mil-
yon TL kaynakla, bir milyon gencimizin 5 yıl süreyle meslekî eğitim almasını amaçlamaktadır.
Bir taraftan yeni nesillere daha nitelikli eğitim sunmanın imkânlarını çoğaltırken, bir taraftan
da hâlen işgücü piyasasına katılmış olanların niteliklerini yükseltmek gibi bir görevimiz bulun-
maktadır.
Bugün iş piyasasına katılanların çoğunluğunun eğitim düzeyleri düşüktür. 2009-2010 yılı veri-
lerine göre, iş gücünün %57,1’inin eğitim düzeyleri lise altıdır.
Ama öte yandan bilgiye ulaşmanın, yeni beceriler edinmenin fırsatlarının da bilişim tekno-
lojileri ve uzaktan eğitim gibi yöntemlerle insanlara sayısız alternatifler sunduğu bir dünyada
yaşıyoruz.
Süreçlerden çok, insanların sahip olduğu kazanımların daha çok kabul gördüğü bir dünya
oluşmaya başladı.
Dolayısıyla çok katı, çok statik öğrenme süreçlerinin, çok belirli ve tanımlanmış müfredatın
dışına çıkarak meseleye bakacak olursak, önümüzdeki farklı ve belki de maliyeti daha düşük
çözüm yollarını görebileceğimizi belirtmeliyim.
Eğitim sistemimizin böyle bir paradigma değişikliğine ihtiyacı var. Yönetim anlayışımızı değiş-
tirmeden, bakış açımızı değiştirmeden mevcut uygulamalarda bir takım teşvikler ve tedbir-
lerle sonuç alabileceğimizi düşünüyorsak, yanılmış oluruz.
Bugün dünya üzerindeki iki genel eğilimden biri eğitim yaşının küçülmesi ise, bir diğeri de
mesleki eğitimin daha ileri yaşlara doğru ötelenmesidir.
Bu vesileyle okulöncesi eğitim alanında 2013 yılında 5 yaşta ülke genelinde %100 okullaşmayı
sağlayacak şekilde planlama yaptığımızı belirtmeliyim.
İkinci genel eğilime baktığımızda ise, mesleklerden ziyade, öğrencilere kazandırılması gere-
ken temel beceri ve kabiliyetlerin öne çıktığını görmekteyiz.
Çocukların farklılığını kabul eden, bireysel tercihlerini ön plana çıkartan, kabiliyetlerine uygun
seçimlerin olduğu dersleri veren, ama yönlendirmede zorlama yapmayan bir eğitim yakla-
şımı günümüz dünyasında egemen olmaya başlamıştır. O yüzden mümkün olduğu kadar
ileri yaşlarda mesleki yönlendirme, ama bu arada geçişleri sağlayabilecek bir esneklik önem
kazanmaktadır.
Bu eğilimin nedeni, bilgi, teknoloji ve meslekler konusunda yaşanan hızlı değişimdir.
Bizler de bu değişimi iyi okumalı; buna uygun olarak eğitim yaklaşımlarımızı ve modellerimizi
yeniden gözden geçirip düzenleyebilmeliyiz.